Psikologların çalışabileceği birçok alandan biri de üniversite kadrolarında bir akademik pozisyonda görev yapmaktır. Bu pozisyonlar öğretim görevliliği, araştırma görevliliği, doktor öğretim üyeliği ve profesörlüktür. Bu yazıda kendi deneyimlerime dayanarak kısaca size bu pozisyonlar için gerekliliklerden bahsedeceğim.
İlk olarak, günümüzde akademik kadroya girmek için gerekliliklerden bahsedelim. Günümüzde akademik kariyer yolculuğu, lisans mezuniyeti sonrasında, yüksek lisans öğrencisi olmak ile başlayabiliyor. Psikoloji özelinde konuşacak olursak, lisans mezuniyeti sonrasında -çoğunlukla- psikolojinin bir alt dalında yüksek lisans yapıyor olmak, akademik pozisyonlarda çalışmanın ilk gerekliliklerinden olarak görülebilir. Yüksek lisans öğrenciliği devam eden bir psikolog, üniversitelerde açılan araştırma görevliliği kadrosu çağrılarından kendisine uygun olanına başvurarak, bu süreçte bir adım atmış olur. Bu başvuru için, adayın 4 kriterde karşıladığı puana bakılır. İlki, akademik personel ve lisansüstü eğitimi giriş sınavı (ALES) sonucunuzdur. Eğer bir psikoloji alt alanında araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlamak istiyorsanız, ALES’in eşit ağırlık kısmından bir puanınız olmalıdır. Çağrıdan çağrıya değişmekle birlikte, genellikle üniversiteler adaylardan minimum 60 puan istemektedir. İkinci kriter, genel akademik not ortalamanızdır (GANO). Bu genelde lisans eğitimimizi bitirirken elde ettiğimiz mezuniyet ortalamamızdır ve çoğunlukla 4 üzerinden notlandırılır. Çoğunlukla başvurular için minimum GANO’nuz, 2.5 olmalıdır. Üçüncü kriter dil puanıdır. Yabancı dil sınavı (YDS) veya yükseköğretim kurumları yabancı dil sınavı (YÖKDİL), size bu puanı sağlayacaktır. Zaman zaman kanuni uygulamalar değişse de çoğu başvuruda adaydan minimum 60 puan istenmektedir. Bu üç kriter, bir çağrı yapıldığında sizin mülakata girip giremeyeceğinizi belirlemek için kullanılır. Genel teamül, çağrıdaki kadro sayısının 3 katı kadar adayı mülakata çağırmaktır. Örneğin 2 kişilik bir kadro için yukarıda ifade ettiğim kriterlerden en yüksek ortalamayı sağlayan 6 aday mülakata çağrılır. Ardından, dördüncü kriter olarak mülakattan elde edilen puanın bir kısmı ve ALES’ten elde ettiğiniz puanın bir kısmı -bu oranlar zaman zaman değişmektedir- kullanılarak bir sıralama yapılır ve kadro sayısı kadar en başarılı kişiler kadroyu kazanmaya hak kazanır. Ancak burada vurgulanması gereken bir konu mülakatlardır.
Mülakatlar çoğunlukla o üniversitedeki başvurulan pozisyon alanında uzman kişilerce yapılır. Örneğin kadro sosyal psikoloji alanında açılmışsa, çoğunlukla mülakatı yapan kişiler üniversitede görev yapan sosyal psikoloji akademisyenleridir. ALES, GANO ve dil puanında olduğu gibi, mülakat puanında da bir baraj mevcuttur ve bu puanı alamayanlar, diğer kriterlerden ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar, doğrudan elenirler. Örneğin mülakat sınırı 60 puan olan bir kadro için, mülakattan 60’ın altında alan her aday, diğer puanları tam olsa bile elenmektedir.
Bu mülakatlarda genellikle, başvurulan alan ile ilgili sorular sorulmaktadır. Üniversiteden üniversiteye değişmekle birlikte, deneyimlerime dayanarak teamül, akademisyenler tarafından hazırlanan bir soru havuzundan adaya seçkisiz olarak sorular sorulması yönündendir. Bu sorular adayın başvurduğu pozisyon için genel bilgilerini, bilgiyi kullanma becerisini ve bilgisini diğer alanlara yansıtma yeteneğini ölçmektedir. Bu sorular haricinde çok yüksek olasılıkla en az bir istatistik bir de yöntem bilgisini ölçen soru yöneltilmektedir. Son yıllarda bu sorulara, alandaki güncel yöntem ve tartışmaları içeren soruların eklendiğini de gözlemledim. Bunların yanında jüri adaylara, gelecekteki planlarını, hangi alanda neden çalışmak istediğini ve akademik amaçlarını sorabilir.
Bu mülakatlara alternatif olarak ya da mülakatların yanında, bilim sınavı da yapılabilmektedir. Bilim sınavları, pozisyona başvuran ve mülakata çağrılan adaylara uygulanan bir sınavdır. Sınav, mülakatta olduğu gibi adayların alan hakkındaki bilgilerini ölçmeye dayanmaktadır ve çoğunlukla açık uçlu birkaç sorudan oluşmaktadır. Bu sorular arasında, mülakatta olduğu gibi, çoğunlukla istatistik ve metot soruları da yer almaktadır. Bazı üniversiteler bu sınav sonucuna göre en başarılı adayları mülakata çağırırken, bazıları da mülakat puanı olarak bilim sınavı sonucu ve sözlü mülakat sonucu puanını baz alarak bir ortalama olarak vermektedir. Tüm bu süreçlerin sonunda, yukarıda da ifade ettiğim gibi, mülakat puanının belirli bir kısmı ve ALES puanınızın bir kısmı alınarak bir sıralama yapılır ve en başarılı adaylar pozisyona alınmaya hak kazanır.
Bu araştırma görevliliği pozisyonu, akademik çalışma pozisyonlarının ilk adımı olarak görülebilir. Araştırma görevliliği boyunca yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan aday, belirli şartları sağladıktan sonra doktor öğretim üyeliği pozisyonuna başvurabilir. Bu pozisyona alınan aday belirli şartları sağladıktan sonra doçent, yine sonrasında belirli şartları sağladıktan sonra ise profesör kadrosuna yerleştirilmeye hak kazanır. Bu pozisyonlar arasında hiyerarşik bir ilerleme bağı kurmak hatalı olmaz.
Öte yandan, doktor öğretim üyeliği ve diğer üst iki pozisyon için araştırma görevliliği bir zorunlu basamak değildir. Araştırma görevlisi olmaksızın, öğrenci olarak yüksek lisans ve doktorasını tamamlayan her aday, şartları sağlamak koşuluyla doğrudan doktor öğretim üyeliği kadrosuna da başvurabilir.
Araştırma görevliliği ve ardından gelen adımlarla akademik pozisyonlarda çalışmanın yanı sıra, nadiren öğretim görevliliği pozisyonu da açılmaktadır. Lisans bölümleri için açılan öğretim görevliliği pozisyonu, -çoğunlukla- o bölümdeki derslerin sürdürülmesi için bir pozisyondur. Bir diğer deyişle, -en azından teorik olarak- araştırma görevliliği ve ardından gelen süreçlerdeki pozisyonlar üniversitelerin araştırma ve geliştirme yapmaları için açtıkları pozisyonlarken, öğretim görevliliği daha çok derslerin sürdürülmesinden sorumludur. Öğretim görevliliğin pozisyonuna başvurmak, araştırma görevliliğine başvurmakla aynı süreçleri içerir ancak buradaki tek fark, bu pozisyona başvuracak adayların en azından yüksek lisans mezunu olması beklenmektedir. Öte yandan araştırma görevliliği için yüksek lisans öğrenciliği yapıyor olmak yeterli olabilmektedir. Buna ek olarak nadiren de olsa öğretim görevliliği için kamu personeli seçme sınavı (KPSS) sonucu istenebilmektedir.
Son olarak, bu yazıda ifade edilen bilgilerin, günümüz için geçerli olduğu unutulmamalıdır. Burada bahsedilen bilgiler, üniversiteden üniversiteye değişiklik gösterebilir ya da kanuni düzenlemelerle farklılaştırılabilir. Akademik pozisyonlara talip olacak adayların başvuracakları pozisyonun gereksinimlerini dikkat etmeleri önerilir.
0 Yorum